Türkiye’de agresif olarak elektrikli araç satışına yönelmelerinin 2030 yaklaşımlarının bir sonucu olduğunu dile getiren Vila, Türkiye’yi artık bir Avrupa pazarı olarak kategorize ettiklerini vurguladı.
AA’da yer alan habere göre, Avrupa pazarının birtakım sac ayakları olduğunu dile getiren Vila, “Bunlardan biri artık emisyonunun azaltılması, sıfıra indirilmesi… İkincisi, güvenli araçlar. Avrupa pazarı, ölüm oranlarının az olması gibi sac ayaklarının üzerinde duruyor ve Türkiye de Avrupa pazarıyla ortaklık gösteriyor.
Pek çok benzer özellikleri var. Mesela Türkiye’deki yönetmelikler genellikle Avrupa ve AB temelli olarak geliştiriliyor. Bunun dışında müşteri talebi de benzer.” ifadelerini kullandı.
“Türkiye pazarı hareketli”
Türkiye otomotiv pazarının hala hareketli olduğuna dikkati çeken Vila, “Türkiye’ninbir avantajı mevcut. Yani hem pazar durmuyor hem de Türkiye’de araç sahipliği yani bin kişi başına düşen araç sayısı az. Bunu geliştirebiliriz, bu bir fırsat.
Yine araç parkı da eski, bu da bir avantaj. Bunun üzerine de oynanabilir. Nissan’ın da bunların farkında olduğunu söylemem gerekiyor.” diye konuştu.
“Türkiye üretim için iyi bir aday”
Türkiye’de yatırım planları olup olmadığı yönünde bir soruyu yanıtlayan Jordi Vila, “Bugün için böyle bir planımız yok. Tabii ki biz hiçbir zaman asla demiyoruz. Türkiye, eğer üretimi başka bir yere taşımak istersek iyi bir aday. Çünkü rekabetçi fiyatları var.
Daha düşük fiyatlarla üretim mümkün. Tedarik zincirine erişim nispeten daha kolay ve lojistik anlamda avantajları var Türkiye’nin. Dolayısıyla Türkiye aslında üretim için uygun bir aday.
Şu an için bir planımız olmasa bile gelecekte düşünülebilir. Üretimi bir yerden başka bir yere taşımak çok büyük bir ek yatırım oluyor.
Böyle bir arayışa girilirse Türkiye düşünülebilir. Ama bir nokta daha var. Türkiye zaten bu ortaklık içinde ittifak markalarının üretim yaptığı bir ülke. Dolayısıyla Nissan’ın bağımsız olarak, münferit olarak Türkiye’ye girmesi çok olası gibi değil.” dedi.